bir yarımız, babamız ankarada. tabi döndüğümüz için mutluyuz ama, annane, dede, teyze, büyük teyzeler, kuzenler... kalabalık iyi oluyormuş. evde iki başımıza uyuşmuşuz biz. bütün doğum yapacaklara tavsiyem 40 gün sonra mutlaka kalabalığa karışılmalı. ağlama krizleri sırasında sabır tükendiğinde uzanan bir el ilaç gibi geliyormuş. hatta birilerinin kucağındayken özleniyomuş, birilerine gülerken şaşırılıyomuş, kıskanılıyomuş.
- mira öyle durmayı sevmiyo,
- ay yok öyle sevme ağlar,
- öyle tutma kusar,
- küçük konuş korkar,
- yok tutamaz daha,
- anlamaz oyundan falan....
mira beni bu ve benzeri konularda bolca yanılttı. kızım herşeye açıkmış meğer. kapalı olan benmişim. kim kimi büyütecek belli oldu sanırım. ilk oyunlar teyzeyle keşfedildi, annaneyle bol bol ev yürüyüşü ve gaz çıkarma antrenmanları yapıldı, dedeye sevinç, mutluluk olundu. dönerken uçakta son ana kadar uyundu, uçak inerken 10 dakika boyunca katılana, hatta morarana kadar ağlandı... babayla buluşuldu... babaya ilk gülücük verildi. evimize gelindi...
buruktu... ama kavuşuldu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder