kadın, ne kadar yetenekli bir varlıkmış anladım. sınırlarımız hakikaten yok... eli, ayağı, kolu, burnu bütün uzuvlarını aynı anda, farklı bir iş için kullanan bir biz varız heralde... belki birde sirklerde bulunabilir.
örnek biiir: mira sağ kolumda yatıyor, sol elim düşmesin diye emzikte, sol kulağımda telefon, burnumlada mutfağın ışığını kapatmaya çalışıyorum (nası???? emin olun olası...)
örnek ikiii: mira dik pozisyonda sağ omzumda, sağ elimde kumanda sürf yapıyorum, sol elimle facebook a girmeye çalışıyorum, sol ayak başparmağımla sağ ayağımdaki sıkan çorabı indirmeye çalışıyorum...
örnek üüüüç: mira kucağımda derin uykuya geçmek üzere ve sehpada annem aradığı için titreyerek düşmek üzere olan telefonu itmeye çalışıyorum. tabi geleneksel ninnimiz eşliğinde...
örnek dööört: mira ağlamaya geçmeden yemek yapmayı bitirmeye çalışıyorum. standart sahne şovumuzu kullanarak 10 dakikada yemeği yaptım yaptım, sonrasında mira mızmızlanmasın diye şarkıların ve hareketlerin şiddeti artıyor, o da olmazsa inek devreye giriyor, finali emzikle yapıyoruz. emziğin bize kazandırdığı 3 dakika yemek yapımında sona gelindiği anlamına geliyor. pişmiş olması, malzemelerin tam konulmuş olması, yada karıştırılmış olması önemsiz hale geliyor...
ve daha niceleri... gün içinde düştüğüm komik durumlar artık rutin hale geldi. birde organizsyon yeteneği gelişiyor tabi. ''-şimdi o uyurken şunu yaparsam uyanır. önce bunu yapıp, sonra şunu yapıyım, altını değiştirir sonrada diğer işi hallederim. altını değiştirirken üstünü de değiştiriyim'' gibi... mira kucağımda uyurken hapşırmamayı, öksürmemeyi, gülmemeyi de öğrendim... çok garip; öksürük yutulabilen birşeymiş...
velhasıl evde çalış, işte çalış, anne ol, iyi ol, güzel ol, sosyal ol, farkında ol,eğitimli ol, kadın ol,suyu damacanaya takarken erkek ol, ol ol, ol... işin kötü yanı hepsini yapabiliyor olmak... bence asıl erkek olmak çok zor. hiçbirşey yapmasada olabilen bir cins olup, bunu farkettirmemeye çalışmak çok zor...
ouuuu çok sert!!!!!
profesyonel jüri üyesi
heh; hiç iç mimar tanıdığım yoktu... iyi oldu... kızım, yasemin teyzesiyle ilk max çizimini yaptı. virüsü kapan mira, en manyak teyzeleri gibi iç mimar olma riski taşıyor artık. bu ara saygı duyduğum bütün tanınmış kişiler galatasaray lisesi mezunu. göbek bağını galatasaray lisesinin bahçesine gömerek, orada okuma ihtimalini arttırmayı planlıyorum. olur da birgün mira ''anne biz arkadaşlarla grup kurduk, müzik yapıcaz'' derse de yapacak birşey yok. aslı'nın uzayefe için düşündüğü mesleklerden biride, jüri üyesi olması. bende mantıklı buluyorum. hem popüler, hem paralı, hemde ünlü olunabilir. bir taşla üç kuş...
ah o tombik eller
annemmm!! o minik ellerin bir poz veriyor,bir poz veriyor. kendini böyle görsen uyuşur kalırdın herhalde mira!!! sana zarar vermemek için kendimi zor tutuyorum bazen. doğduğun günden beri kim ne derse desin, eldiven takmadım sana. yüzünü çizme diye her gün tırnaklarını kestim, ama kapatmadım ellerini. sende özgürce keşfettin. çok erken birşeyleri kavramayı, gözünü kaşımayı, emziğini tutmayı, beni sevmeyi ve dövmeyi öğrendin. şimdi ellerin bana teşekkür eder gibi sürekli poz veriyo. birde parmaklarını arasındaki pislikleri hergün temizliyorum. sokak çocuğuymuşsun gibi sürekli pislik birikiyor.büyüyünce geçicek diye üzülüyorum. düşündümde; parmak aralarına pislik dövmesi mi yaptırsak acabaaaaaa?........
yok artık !!!
bunu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum ama, bugün ağzıma kustun.. gerçekten tam ağzımın içine. olayın nasıl vuku bulduğunu anlatmak, amaçsız bir çaba olur eminim. o şekilde yada bu şekilde, ağzımın içine kustun! elime işediğini herkesle paylaşabiliyorum ama kustuğunu söylediğim ilk kişi ''yok artık !!'' dedi. haklı tabi... günlerden bir gün beni üzersen, sana bunu hatırlatıcam.''ben seni nelerle büyüttüm. ağzıma bile kustun'' diycem. ekşi ekşi.....peh...
not: bu fotoğraf başka bir kusma anına aittir.
kahkül = anne
kızım galiba beni kahkülsüz tanıyamıyorsun... kokundan, sesinden anlar diyorlar ama, kafamda havlu varken şaşkın şaşkın bakıp, birden ağlamanı ve emmek istememeni başka birşeye bağlayamıyorum. şaşkın ördeğim benim. benim ben, annen....
mumy showwww
'' hafta içi ve sonu, günde iki kere yayınlanan, şarkılar, türküler, garip yüz ifadeleri ve seslerle dopdolu bir programla karşınızdayız küçük hanım.''
ibrahim tatlıses' ten whitney houston' a geniş bir repertuar eşliğinde seni eğlendirirken, insanın ''rakıda koyayım mı?'' diyesi geliyor. hayatım boyunca hep şarkıcı olmak istedim. olsaydım senden iyi seyirci bulamazdım. sözleri unutmam, değiştirmem, makamı tutturamamam senin umurunda değil. dünyanın en iyi şarkıcısıyım senin karşında. benim tek ve en büyük hayranım.. bende sana hayranım...
ibrahim tatlıses' ten whitney houston' a geniş bir repertuar eşliğinde seni eğlendirirken, insanın ''rakıda koyayım mı?'' diyesi geliyor. hayatım boyunca hep şarkıcı olmak istedim. olsaydım senden iyi seyirci bulamazdım. sözleri unutmam, değiştirmem, makamı tutturamamam senin umurunda değil. dünyanın en iyi şarkıcısıyım senin karşında. benim tek ve en büyük hayranım.. bende sana hayranım...
repertuar
mira' nın en sevdiği şarkılardan örnekler
* çok tatlısın çok... seni veren allaha şükürler olsun... çok güzelsin çok. ben güzelden anlarımm
* senin yerinde olsam... ufak ufak uzarım durmam... pılımı pırtımı, toplar gideriiiim (en favorisi)
* beraber yürüdük biz bu yollarda beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda...
* al kızını koy çuvala, al kızını koy çuvalaa salla salla vur duvara, salla salla vur duvara...
* ah nerede vah nerede... nerde unuttum kalbimi bilmem, ah nerede vah nerede
* şans meleğim nerelerdeydin tam zamanında geldin süper süper
* gemilerde talim var bahriyeli yariiim var, oda gitti sefere ne talihsiz baaaşım var
*ı will always love you uuuuuu
*Ouuuoooo,girls, Just wanna have fun..
* işte kuzu kuzu geldim dileğince kapandım dizlerine
* seni gidi fındıkkırraaaaan yılanı deliğinden çıkaraaaaan
* Sometimes I feel I'm gonna break down and cry
* Sometimes I feel I'm gonna break down and cry
* denenmişi denenmek yok hiç olmadı kitabımda olduramazsın nası bi düşmek bu böyle gözden
* söylesene sevgilim aşk kaç benden giyer
* sen gidinceeee bak neler oldu kalbimin ucu yandı tutuştu
* aşıksıııın dırırdırıdrı aşıksııınnn, sen aşıksın arkadaaaaaşşşşş
* sen gidinceeee bak neler oldu kalbimin ucu yandı tutuştu
* aşıksıııın dırırdırıdrı aşıksııınnn, sen aşıksın arkadaaaaaşşşşş
aauwwwwww... uuuuwwww...
auuuwwwww... duyduğum en güzel kelimeyi gördüğüm en güzel surat bana hergün defalarca söylüyor... (bu kadar mutlu olmak için ben sana ne yaptım tanrım!!!...) ve keşfettiği yeni ses tonlarını denerken kendinden korkup çenesini titretiyor. öğrenmek, büyümek ne zor dimi kuzum???... uzun bir yolun var. bu yolda baban ve ben gücümüz yettiğince sana ışık olucaz... umarım sana yetebiliriz. ''asıl sana auwwwww''
tv çocuğu
benim minik solucanım; seni salonun hangi köşesinde, hangi pozisyonda bırakırsam bırakayım tv seyretmenin bir yolunu buldun. çocukluğumdan kalan bir alışkanlık sebebiyle, eğer evdeysek, televizyon ses olsun amaçlı açık olur. ama artık mecburen kapatıyorum. uzmanlar senin iki sene boyunca hiç tv görmemen gerektiğini söylüyor. daha 1 sene 9.5 ay var. bugün seni televizyona ters bir pozisyonda bırakıp mutfağa gittim ve döndüğümde seni, küçük boynunu kaplumbağa gibi çevirmiş hakan akkaya' ya gülümserken buldum. tamam zevklerimizin benzemesi güzel, çok mutlu oldum ama hatırlatmak isterim henüz 2.5 aylıksın ve bu kadarı fazla. 75 günlük insan haddini bil lütfen!!!!
karlar prensesi miroko
mira doğduktan sonra, hastaneden çıkarken lapa lapa kar yağmaya başladı. o gün bugündür kar yağıyor... sadece ankara değil, bütün türkiye kötü bir kış geçiriyor. kar neredeyse hiç kalkmadı yerden. istanbul' da dört gün aralıksız kar yağdı ve ankara' ya dönüşü 1 hafta ertelemek zorunda kaldık. tam döneceğimiz gün, kar fırtınası çıktı ve bizim uçağımızdan sonraki bütün uçuşlar iptal oldu... kıl payı evimize geldik. sadece bu değil tabii. aşıya giderken kardan taksi bulamadığımızda oldu, arzu teyzesine giderken evin önündeki buzda kayıp mirayı düşürmemek için pusetini yerde kaydırdığım da... kar sevmesem işkence olabilirdi ama kızımla ben kar demedik kış demedik gezdik gezdik ve gezdik... bir tek parka gidemiyoruz... o da şimdilik... ''ay çok kar var sizi görmeye gelemedik'' diyenlere duyrulur. ''siz yorulmayın, biz size geliriz''...
not: fotoğraftaki meleğin mira olmasını çok isterdim...
first game
büyüdüğünde ilk oyunlarını merak edersin, kayıtlara geçsin diye yazıyorum;
ilk oyunun; teyzenin tırnaklarını (pembe ojeli) teyzenin kolu kopana kadar seyretmece,
ikincisi; hoşgeldin kurabiyesi poşetini hışırdatmaca ve yine kol kopan kadar seyretmece
üçüncüsü; emziğini dudağının bir sağına bir soluna hızlı hızlı çarpmaca bunu yaparken de blobloblobloblommm demece ve karşılığında gülücük almaca....
ilk oyuncağını da unutmamak lazım... aylin teyzenin aldığı kırmızı inek. kendisi oldukça iş gördü. emzikten sonra icat edilmiş en güzel, en oyalayıcı şey bence. sen yatarken göğsüne ineği koyuyorum ve onu kulaklarından tutup ağzına sokmak suretiyle eğleniyorsun yada uuuuu... ouuuuuu... aouuuu... ııııhhh... şeklinde koyu sohbetlere giriyosun.
ilk oyuncağını da unutmamak lazım... aylin teyzenin aldığı kırmızı inek. kendisi oldukça iş gördü. emzikten sonra icat edilmiş en güzel, en oyalayıcı şey bence. sen yatarken göğsüne ineği koyuyorum ve onu kulaklarından tutup ağzına sokmak suretiyle eğleniyorsun yada uuuuu... ouuuuuu... aouuuu... ııııhhh... şeklinde koyu sohbetlere giriyosun.
18. doğum gününde geçmişi yaad etmek için hepsini tekrar denemek istersen hatırlat, çok eğleniriz kuzum... sevgiler...
bir istanbul masalı
bir yarımız, babamız ankarada. tabi döndüğümüz için mutluyuz ama, annane, dede, teyze, büyük teyzeler, kuzenler... kalabalık iyi oluyormuş. evde iki başımıza uyuşmuşuz biz. bütün doğum yapacaklara tavsiyem 40 gün sonra mutlaka kalabalığa karışılmalı. ağlama krizleri sırasında sabır tükendiğinde uzanan bir el ilaç gibi geliyormuş. hatta birilerinin kucağındayken özleniyomuş, birilerine gülerken şaşırılıyomuş, kıskanılıyomuş.
- mira öyle durmayı sevmiyo,
- ay yok öyle sevme ağlar,
- öyle tutma kusar,
- küçük konuş korkar,
- yok tutamaz daha,
- anlamaz oyundan falan....
mira beni bu ve benzeri konularda bolca yanılttı. kızım herşeye açıkmış meğer. kapalı olan benmişim. kim kimi büyütecek belli oldu sanırım. ilk oyunlar teyzeyle keşfedildi, annaneyle bol bol ev yürüyüşü ve gaz çıkarma antrenmanları yapıldı, dedeye sevinç, mutluluk olundu. dönerken uçakta son ana kadar uyundu, uçak inerken 10 dakika boyunca katılana, hatta morarana kadar ağlandı... babayla buluşuldu... babaya ilk gülücük verildi. evimize gelindi...
buruktu... ama kavuşuldu...
- mira öyle durmayı sevmiyo,
- ay yok öyle sevme ağlar,
- öyle tutma kusar,
- küçük konuş korkar,
- yok tutamaz daha,
- anlamaz oyundan falan....
mira beni bu ve benzeri konularda bolca yanılttı. kızım herşeye açıkmış meğer. kapalı olan benmişim. kim kimi büyütecek belli oldu sanırım. ilk oyunlar teyzeyle keşfedildi, annaneyle bol bol ev yürüyüşü ve gaz çıkarma antrenmanları yapıldı, dedeye sevinç, mutluluk olundu. dönerken uçakta son ana kadar uyundu, uçak inerken 10 dakika boyunca katılana, hatta morarana kadar ağlandı... babayla buluşuldu... babaya ilk gülücük verildi. evimize gelindi...
buruktu... ama kavuşuldu...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)