ve mira şok olur !!!
- benim küçük tavşanım... ben öksürdüğümde yaşadığın şok için özür dilerim ama sen içimdeyken yaptığın akrobasilerin özürünü nasıl dileyeceksin bilmiyorum. neyseki doktorun, içerde yarattığın kargaşanın sebebini sağlıklı olman ve kaslarını güçlendirmeye çalışmanla açıkladı. ama mesela şunu merak ediyorum. hani gecenin 4'ünde uyuştuğum için -yani mecburen- sağa dönüyorum ya... sende benim kıpırdanmamın bitmesini bekleyip bütün gücünle sağıma vuruyosun ve eski şeklime dönmemi emrediyosun ya... amacın ne bana söylermisin?... neyin peşindesin?... gün içerisinde sıkça bir tarafa toplanıp sonra koşarak diğer tarafa çarpmanı bana nasıl açıklarsın?. göbeğimi zıplata zıplata dönerken, yanımdaki kişiye ''bak bak napıyo?'' dediğimde durup beni rezil ederek eline ne geçiyo kuzum bana bunu da açıkla. aynı şeyi birinin elini alıp karnıma koyduğumda da yapıyosun ve sayende beni septik zannediyorlar. hiç bir hamilelik hikayesinde bu kadar hareket duymadım bebeğim. çıkınca beraber gecelere gündüzlere karışıcaz galiba seninle. hadi bakalım...hangimiz önce yorulacak...
nst, mira ve ben
eylül ayının son günlerinde nst'ye girdim. ve o günden beri bunalımdayım. bilmeyenler için söylüyorum.
- nst; mira ve arkadaşlarının kalp atışlarının kaydedildiği, annelerinde kasılmalarının ölçüldüğü bi tür cihaz-.
bu cihazdan çıkan sesler çok komik. mikrofonik bir tonda mira' nın duyduğu sesleri duymak da garip geldi.
- aaa kızım bütün gün bunları dinliyo...
içerideki karmaşık sesler birleşince sanki trende yolculuk yapıyormuşsunuz gibi oluyor. asıl beni bunalıma sürükleyen benim yanımdaki sedyede kendi tren yolculuğunu yapan kızdı. ilk bunalımım; hamileliği benden 8 hafta ileride (yani doğurmak üzere) olmasına rağmen benden küçük karnıyla uzanmasıydı. nasıl oluyor da bu kadar küçük olabiliyor karınları. bazen hamilelik ayımla ilgili yalan bile söylemek zorunda kaldım. çünkü açıklama yapmak yoruyor bir süre sonra. herkes erkek zannediyo kızımı. öne doğru ve büyük. neyse... kısmet.... doktor, benim nst sonucumu kontrol etti ve kalkabileceğimi söyledi. ben sedyeden düşmeden yuvarlanmaya çalışırken yanımdaki küçük karınlıya şu talihsiz cümleleri söyledi.
- evet elif hanım doğuma gidiyoruz. yakınlarınız burdamı???
o an, kamera tüm odayı dolaşıp bende durdu ve yüzüme yaklaştı. terminatör görmüş sarah conner gibi ağzım açık bakakalıdım. sadece şunu diyebildim.... nassı yani???.... bunlar doğuyomu..??? ömrümün son gününe kadar hamile olabilirim ama doğurmak fikri bana çok korkunç geldi o an... içimdeki korkak uyandı ve geceleri beni sıkça dürtmeye başladı. rüyalarımda doğurduğum ucubeler, ter içinde uyanmalar hep bu doktor yüzünden... kendimi korkutabildiğim kadar korkutuyorum. bu ara böyle, tadını çıkarıyorum yani.
allah bana sabır versin. benle uğraşmak çok zor!!!
- nst; mira ve arkadaşlarının kalp atışlarının kaydedildiği, annelerinde kasılmalarının ölçüldüğü bi tür cihaz-.
bu cihazdan çıkan sesler çok komik. mikrofonik bir tonda mira' nın duyduğu sesleri duymak da garip geldi.
- aaa kızım bütün gün bunları dinliyo...
içerideki karmaşık sesler birleşince sanki trende yolculuk yapıyormuşsunuz gibi oluyor. asıl beni bunalıma sürükleyen benim yanımdaki sedyede kendi tren yolculuğunu yapan kızdı. ilk bunalımım; hamileliği benden 8 hafta ileride (yani doğurmak üzere) olmasına rağmen benden küçük karnıyla uzanmasıydı. nasıl oluyor da bu kadar küçük olabiliyor karınları. bazen hamilelik ayımla ilgili yalan bile söylemek zorunda kaldım. çünkü açıklama yapmak yoruyor bir süre sonra. herkes erkek zannediyo kızımı. öne doğru ve büyük. neyse... kısmet.... doktor, benim nst sonucumu kontrol etti ve kalkabileceğimi söyledi. ben sedyeden düşmeden yuvarlanmaya çalışırken yanımdaki küçük karınlıya şu talihsiz cümleleri söyledi.
- evet elif hanım doğuma gidiyoruz. yakınlarınız burdamı???
o an, kamera tüm odayı dolaşıp bende durdu ve yüzüme yaklaştı. terminatör görmüş sarah conner gibi ağzım açık bakakalıdım. sadece şunu diyebildim.... nassı yani???.... bunlar doğuyomu..??? ömrümün son gününe kadar hamile olabilirim ama doğurmak fikri bana çok korkunç geldi o an... içimdeki korkak uyandı ve geceleri beni sıkça dürtmeye başladı. rüyalarımda doğurduğum ucubeler, ter içinde uyanmalar hep bu doktor yüzünden... kendimi korkutabildiğim kadar korkutuyorum. bu ara böyle, tadını çıkarıyorum yani.
allah bana sabır versin. benle uğraşmak çok zor!!!
kriz ikiiiii (alışveriş listesi ve hurafeler)
aynı krizleri tüm alışveriş listemde yaşadım. aslında kriz değil. bu durum dümdüz firedinin kabusu....
hayal edin lütfen...
uyurla uyanıklık arasında, gözlerinizi sisler içinde bir alışveriş merkezinde açıyorsunuz. kimsecikler yok.. satın alacak çok şey var ama siz yürüdükçe altınızdan yer kayıyor sanki. almak istediklerinize ulaşamıyorsunuz. çünkü avluda yankılanan anons kafanızı karıştırıyor.
- alma burcu almaaaa... emzik almaaaa... alışmasın...emzik al... emzik almalısın burcu....hayatını kurtaracak o senin.... emzik al ama bip marka olsun burcu.... burcuuuuu... bip marka sakın alma... diiip marka alll... diiipppp marka çok kötü burcu ... alma burcu alma ..... sen hiiit marka alll... hiiit dünyalararası standartlara bile uygun.... al burcu biberon al.... alma burcu alma.....
çok zor şartlarda alışveriş yapıyorum. bugüne kadar aldıklarımdan mutlu olamadım henüz. bu da kesin lazım, kullanırım ben bunu diye hiçbişey alamadım.... neyse..... kısmet....
bide daha önce bahsettiğim felaket senaryoları çok yaratıcı bir şekilde devam ediyor. hemen her gün bir yenisiyle karşılaşıyorum...
- ayy canım benim yaa.... saçın azalmış senin... dökülüyo dimi... olur öyle hamilelikte
- yooo.. ben kendimi bildim bileli azdır saçım. dökülmüyo...
- yok yok azalmış ama. sen farketmemişsin belli
- aslında dökülse farkederdim ama... öylemi olmuş, neyse.... kısmet...
hamileliğimin son 1 buçukuncu ayında hala saçlarım dökülmedi ve ben yukarıdaki repliği sevdiğim bir arkadaşımla paylaştım... bana yaptığı yorumu özürlerimle yazıyorum...
- yok zaten emzirirken dökülecek......
kesin dökülecek yani... neyse..... kısmet...
ben öyle acılar içinde, dişsiz, saçsız, göğüsleri yara bere içinde, göbekli aşşşalık bişey olcam ...
bunada şükür....
ne diyim bilemedim....
öldür beni firedi lütfen bak.... kes beni...
kriz biiiiir (battaniye - yorgan krizi)
aralık ayında doğacak kızımız üşümesin diye üstüne örtecek bişeyler almam gerekti. mira' nın annesi olarak yaptığım araştırma, diğer ihtiyaç listesi araştırmalarım gibi hüsranla sonuçlandı. farklı kişiler, farklı bakış açıları, farklı sonuçlar.... evet hanımlar; 100 doğurmuşa sorduk. en popüler 5 cevabı yayınlıyorum.
soru şu: kış bebeğine ne örtülür ????
- yorgan aldın mı canım?? yorgansız donar çocuk o soğukta.... hasta falan olur sonra çok uğraşırsın....
- sakın yorgan alma bak. gece boğcanmı çocuğu... (bu felaket değilde ne!!!) hafif polar pattaniye al.
- polar battaniye alıyım deme sakın. çok sağlıksız. en iyisi penye battaniye. 2 tane al. yıka-yıka kullan...
- penye battaniyeyle üşür çoçuk. sen kayınvalideni ara, örsün sana yün bi battaniye.....
- penyeye sar, yüne dola..... (bebek sarması yani..)
sonuççç...
- 2 adet penye, 1 adet yün, 1 adet polar battaniyemiz ve 1 adet yorganımız var. hepimize hayırlı uğurlu olsun. biz kızımla çok memnun olduk.
üşümemize imkan yok.
soru şu: kış bebeğine ne örtülür ????
- yorgan aldın mı canım?? yorgansız donar çocuk o soğukta.... hasta falan olur sonra çok uğraşırsın....
- sakın yorgan alma bak. gece boğcanmı çocuğu... (bu felaket değilde ne!!!) hafif polar pattaniye al.
- polar battaniye alıyım deme sakın. çok sağlıksız. en iyisi penye battaniye. 2 tane al. yıka-yıka kullan...
- penye battaniyeyle üşür çoçuk. sen kayınvalideni ara, örsün sana yün bi battaniye.....
- penyeye sar, yüne dola..... (bebek sarması yani..)
sonuççç...
- 2 adet penye, 1 adet yün, 1 adet polar battaniyemiz ve 1 adet yorganımız var. hepimize hayırlı uğurlu olsun. biz kızımla çok memnun olduk.
üşümemize imkan yok.
olmak.... ama birinin annesi olmak.....
bugüne kadar bir çok sıfatım oldu. birinin ablası, birilerinin kızı, birinin eşi, kuzeni, birilerinin çocukluk arkadaşı, yeğeni..... birinin annesi olmak başka, çok başka bişey olmalı... onun ayrı bir hayatı olması, o hayatın içinde onun annesi olmak, evren ona bir hayat kurarken buna aracı olmak.... garip, güzel, ürkütücü... büyük sorumluluk.... galiba herşeyin farkında olmaya çalışmadan, daha üstünden, çok kurcalamdan yaşamak lazım. şuan yaşadıklarım bile çok garip aslında. içimde bişey günün 20-21 saati kıpırdıyo, kolu var, bacağı var, hıçkırıyooo... benim içim, onun geçici dünyası.... hemen her kadın yaşadığı için sıradan hale gelmiş ama hiç değil... babası bile göbeğimdeki hareketleri görünce sadece gülümseyerek cık-cık-cık yapıyo... hey farkındamısın içimdeki canlı ve kıpırdıyo!!!! kaçalımm, koşşşş!!!!...
yakında bir sıfatım daha olacak. mira' nın annesi...

- o ne biçim göbek bea. dümdüz.. öyle göbekmi olur?. göbek dediğin benimki gibi diyarbakır karpuzu yutmuş gibi olur.
dudaklarım, -burnumdan aldığım nefes yetmediğinden- ağzımıda kullandığım için sürekli çatlıyo. 333 kıvamında geziyorum. geçen gün eve giderken gölgeme gözüm takıldı. önce gülecek gibi oldum ama sonra mutsuz olmayı seçtim. neşeli ayaklardaki penguenler gibi yürüyorum. düzeltmeye çalıştığımda bir süre oluyo, sonra tekrar bozuluyo. seri cümleler kurup nefesim kesilene kadar konuşan ben, 4. cümleden sonra nefes nefese kalıyorum. topuklularımı özledim... yeni aldığım bilgiye göre eski ayakkabılarım ayağıma olmayacakmış. yazlık olanları denemeye korkuyorum. çok para verdim ben onlara... göbek çeperim 108 cm'yi buldu..... neyse.... kısmet....
iyi şeylerde olmuyo değil. hamile yogasındaki arkadaşlarım beni en seksi hamile seçtiler. bir grup arkadaşımda en şık hamile... bunlarla avunuyorum. doğumdan sonra işe başladığım gün kapıyı açıcam gözlüğümü indirip, takma kirpiklerimi yukarı kaldırarak şöyle diycem...
-I'm back.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)